Categories
Psikoloji

Yakın Arkadaşlarınız Terapistinizin Yerini Tutar Mı?

Tutmaz.

Toplumda bir hayli yaygın olan yanlış bir yaklaşım, “benim birçok yakın arkadaşım var, terapiste ihtiyacım yok” biçiminde bir yaklaşımdır. Bu yanlış ve eksik algının sebebi, psikoterapinin kişinin kendisini iyi, mutlu hissetmesini amaçladığı gibi yanlış bir kanıya dayanır.

Psikoterapi seansları sizi güldürmek, keyfinizi yerine getirmek, sıkıntılarınızı gidermek amacıyla hazırlanmış komedi skeçleri değildir. Sağlıklı bir psikoterapi seansı sağlık toplarıyla idman yapmak kadar ağır ve zor olabilir.

Toplumun genelinde psikoterapi, psikolog, psikiyatrist, rehberlik hocası gibi roller ve kavramlar evde ebeveynler arasında iyi polis / kötü polis oyununu oynayanlardan iyi polismiş gibi algılanır. Bunun nereden kaynaklandığını tam olarak kestiremiyorum ama tahminim psikoloji eğitimi almış bazı profesyonellerin TV, basın, internet gibi çoğunluğa hitap ettikleri yerlerde ortalamadan daha sakin konuşmaları birçok insanın psikolojiyi hayatın sıkıntılarından uzak, hayaller içeren, toz pembe bir çerçevede algılamasına neden olmuş olabilir.

Psikologlar ve psikoterapi bir sevgi çemberiymişcesine hatırlandığından insanlarda doğal olarak terapistle yakın arkadaşı aynı kefeye koymak gibi bir yanılgı ortaya çıkıyor.

Psikoterapi genelde yaşamınıza sahip çıkmanız, kendi anne babanız olmanız, hayatın getirdiği sorunlara karşı ayakta durabilmeniz için değişebilmenize olanak verecek bir ortam yaratmaya çabalar. Yakın arkadaşlarınız ise bundan farklı olarak sıkıntılı dönemlerinizde sizi rahatlatmak, yalnız olmadığınızı hissettirmek, belki cebinize para koymak, belki de omzuna yaslanıp ağlamanız için oradadırlar. Bu ikisi birbirinden çok farklı şeylerdir.

Arkadaşlarınız gerçekten sizin dert ortağınız olup dertlerinizi dinleyebilirler. Psikoterapinin bir dert anlatma ortamı olarak algılanması da yakın arkadaşlarla psikoterapistler arasında benzetme yapmaya iten bir başka yanılgıdır.

Psikoterapi seansları sizin içinizi dökme, dertlerinizi anlatma ve “oh be anlattım rahatladım” deme yeriniz değildir. Psikoterapi seansları sizin hayatın sorunlarını nasıl algıladığınız ve kendinizi nasıl sıkıntıya soktuğunuzu anlayabilmeniz ve bunu nasıl değiştirebileceğinize dair fikir yürüttüğünüz bir çalışmadır.

Terapistler, sizin gerçek hayatınızla ilgilenmezler. Çünkü sizin orada bulunma sebebiniz sizi terkeden sevgilinizi geri getirmenin yollarını aramak ya da atıldığınız işinize geri dönmeniz için bir torpil sağlamak değildir. Sizin orada bulunma sebebiniz kendinizi arzu ettiğiniz yönde veya yaşama karşı daha güçlü durabilecek bir yönde değiştirmektir. Bu da sizin gündelik yaşamınızda ne olup bittiğinden ziyade yaşamı nasıl algıladığınızla ve bu konuda daha iyi ne yapabileceğinizle alakalıdır. Arkadaşlarınızla paylaştığınız dertler ise çoğu kez artan ev kirası, kredi kartı borcunuz, sevgilinizin size kötü davranması, ailenizin anlayışlı olmaması gibi sizden kaynaklanmayan ve dışarıdan gelen etkilerin acısını içinizde tutmamak için konuşmayı tercih ettiğiniz dertlerdir. İçinizi dökmek sizi rahatlatır ama daha güçlü biri yapmaz. Psikoterapi rahatlama yeri değildir (farkındayım ünlü bir söze benzedi ama neyse ki ben terbiye sınırlarından çıkmam).

Yakın arkadaşınızı terapist yerine koymak ciddi bir yanılgıdır. Siz sorunlardan bunalıp kafanızı kuma gömdüğünüzde “burası çok karanlık burayı nasıl aydınlatacağız” diye sorarsınız. Yakın arkadaşınız orayı aydınlatmanın çarelerini aramaya başlar. Terapistiniz ise size kafanızı kuma gömdüğünüzü hatırlatır ve ortalığın zaten aydınlık olduğunu, kafanızı kumdan çıkardığınız takdirde etrafı görebileceğinizi söyler.

Elbette böyle bir süreç el bebek gül bebek yaşanamaz. İnsanoğlu varoluşundan ve özgürlüğünden çekinir. Psikoterapi seansları ise size varolduğunuzu, özgür olduğunuzu, hayatınızı yönlendirebileceğinizi hatırlatır. Bu hatırlatmalar insanı kızdırır, öfkelendirir. Bunlar nedense çoğumuzun günlük yaşamda duymak istemediği şeylerdir.

Yakın arkadaşlarınız sırtınızı sıvazlamak, sizi şımartmak, sorunlarınızı dinlemek, sorunlarınızı unutturmak, sizi gülümsetmek için yanınızdadırlar. Bir terapist ise size hayatta alabildiğine yalnız olduğunuzu, birçok şeyin sizin karar alanınız içinde olduğunu, ölümlü insanın kısa hayatına anlam kazandırmaktan insanın kendisinin sorumlu olduğunu hatırlatır.

5 replies on “Yakın Arkadaşlarınız Terapistinizin Yerini Tutar Mı?”

[…] Yakın Arkadaşlarınız Terapistinizin Yerini Tutar Mı? başlıklı yazımda da değindiğim gibi psikoterapist danışan kişinin kendi kendisini içine soktuğu çıkmazları görebilmesi için oradadır. Bu nedenle de aslında her psikoterapi seansı danışan kişinin bilincini artırmak ve kendi hayatına daha objektif gözlerle bakarak kendi hayatının sorumluluğunu üstlenebilmesini sağlamakla geçer. Ta ki kişi hayatını kendi tercihlerine göre yaşadığını, özgür olduğunu anlayana ve çevresinde değiştirebileceği etkenlerin sınırlı olduğunu anlayana dek. […]

Çok mükemmel bir yorum olduğunu kabul etmek gerekir. Bu kompozisyon terapis ile yakın arkadaş arasındaki farkı gösterecek en güzel örnek. Bu kompozisyonu bizlere sunduğu için Osman Beye teşekkürü adeta bir borç olarak görüyorum. Kendilerine sonsuz saygılarımı iletiyorum.

Comments are closed.