Değişimi arzulayan bir çok insanın gönlünde yatan bir cümle. Hiç bir zaman gelmeyen bir gelecek. Bir gün değişimini gerçekleştireceğini bilmenin rahatlığıyla uyuyan ruhlar. Tanıdık geliyor mu?
Sahibini şimdi hatırlayamadığım bir Kızılderili sözü vardı, “aptallar yaşam ve ölüm için uzağa bakarlar ama her ikisi de onların yanıbaşındadır” diyordu.
Dünyadaki bütün kişisel gelişim kitaplarını okuyup bitirseniz de, varolan tüm teknikleri kapsayan her türlü psikoterapiye yıllarınızı verseniz de, dünyanın en gelişmiş antidepresan ve anksiyolitik ilaçları ile çalışsanız da, değişimin onayı ve uygulaması size çok yakın bir makamın ellerinde. Bu makam sizsiniz.
Evet biliyorum bütün rejimler yarın başlar (o da bugün pazar olduğundan, yoksa aslında hepsi pazartesi başlar) ama o yarın hiç gelmez. Dosyalarınızı düzene sokmaya karar verişiniz yılbaşından birkaç gün öncesine rastlamıyorsa üzerinden rahat rahat bir altı ay geçmiştir.
Peki neden insan kararlarını hayata geçirmez? Çünkü karar almak kişsel sorumluluğun bir parçasıdır. Sorumluluğun olduğu yerde yetki ve cezalandırma söz konusudur. Hata yapmak söz konusudur. Eğer karar sizinle ilgili değilse ve başınızda bir otorite varsa o sizi cezalandıracağı için harkete geçmezsiniz. Belki de cezalandıracak kişinin kim olduğu belli olduğu için daha rahat harekete geçebilirsiniz ama söz konusu olan kişi siz olduğunuzda bu karar verme acınızı hafifletmez.
Kişi daima kendi özgürlüğünden korkar ve bundan kurtulmanın yollarını arar. Daha sonra bu yollara tembellik, depresyon ve benzeri isimler veririz. Bunun akabinde kişi kendini cezalandırmaya başlar; daha iyi olamadığı için. Sonra da daha sıkı bir disiplin altında olması gerektiğine inanır. Böylece kendisini özgürlükten uzaklaştırmak için elinden geleni yapar. Sonra da özgürlükten uzaklaştığı için kendi kararlarını hayata geçirebilme iktidarını göstermekten aciz(miş gibi) kalır.
Bu bir kısır döngüdür. bu kısır döngüyü kırmak için yapılması gereken şey hızla bir daire çizmekte olan bu trenden dışarı atlamaktır. Ancak bu şuur gerektirir.
Bu kısır döngü içindeyken oradan çıkamayasınız diye bilinçaltınız size oyunlar oynar ve şuurunuzu kapatır. Şuurunuz açılmasın diye gündelik yaşam işleriyle dört döner durursunuz. İlerleyebilmek için gerçekte yapmanız gereken ilk şey bir müddet durmaktır. Bir müddet durup dinlenirseniz (gerçekten) o zaman şuurunuz açılmaya başlar ve sizi bir yere götürmeyen bu trenden atlayabilirsiniz.