Başta A.B.D. olmak üzere birçok ülkede obezite ciddi bir sorun. Tıbbi yönleri olmakla beraber aşırı yemenin, aşırı beslenmenin psikolojiye, kişinin ruh haline dayalı nedenleri de vardır.
İnsanoğlu, bazen ifade edemediği duyguları bedeniyle dile getirir. Beden dili değil bahsettiğim. Biraz uç bir örnek vereyim, hızlı anlatabilmek açısından; bir arkadaşının söylediği ağır bir sözü sindiremeyen birinin karnına ağrılar girebilir.
Yaşamın en zor tarafı onu anlamlandırmaktır. İnsanlar herşeyi anlamlandırmak isterler. Anlam boşluğu olan noktalarda kendimizi kötü hissederiz. Hayat anlam kazandırmaya çalışmak hem iyi hem kötü bir uğraştır. Eğer elinizdeki olanaklarla ya da potansiyel olanaklarla hayatınızı anlamlandıramıyorsanız kendinizi ve buradan yola çıkarak çevrenizi suçlarsınız. Bu sizi saldırgan ve zor anlaşılır biri haline getirir.
İşte tüm bu anlamlandırma çalışmaları içinde zaman zaman kişi boşluğa düşer ve değersizlik duyguları yaşar. Kendisini doldurması gerekir. İster inanın ister inanmayın, bazı insanlar içlerinde hissettikleri değersizlik, anlamsızlık ve boşluk duygusunu birşeyler yiyerek kapamaya çalışırlar.
Dışarıdan bakıldığında olay iştahla, iradesizlikle ve benzeri yargılarla açıklanır. Ancak esas mesele kişinin psikolojisinde, ruhundadır. Herhangi bir alandaki tatminsizlik kendini karışık pizza ya da kazandibi ya da kızarmış tavuk gibi nesnelerin lezzetinde yapay bir tatmine dönüşüp durumu telafi etmeye çalışabilir.
Bu dürtü bilinçdışından geldiği için insanoğlu bunun psikolojik yönüne değer vermez ve yine kendini değiştirmekten kaçar.
Bu durumu çözüme kavuşturmanın başlangıcı, aşırı yemek yemeye başladığınız anda bir önceki adımda içinizi basan sıkıntıyı yakalamanız ve yemeğe hamle etmek yerine o sıkıntıya gerçek dünyada bir çözüm bulmaya çalışmanız olabilir. Zaman kazanmak için bir profesyonelin yardımına başvurmanız kesinlikle faydalı olacaktır.