Kişisel gelişim hakkında yazılanları takip etmeyi bıraktım sayılır. Nedeni; insan kaynakları, kişisel gelişim ve benzeri konularda yazılan yazıların çoğunun kişinin kendisinden başka herşeyi geliştirmeye eğilimli bir anafikir taşıması.
Kişisel gelişim diyoruz, uzmanlar bize işyerinde nasıl daha verimli olursunuz konulu demeçler veriyorlar. Kişisel gelişim yazıları genellikle sosyal rollere mahkum edilmiş durumda. Nasıl daha iyi bir anne olursunuz, nasıl daha iyi bir sevgili olursunuz, nasıl daha iyi bir vatandaş olursunuz, nasıl daha iyi bir …. olursunuz, artık noktalı yeri siz kendiniz tamamlayın. Aklınıza ne gelirse.
Oysa bence kişisel gelişim gerçekten kişisel konularla ilgilenmeli. Örneğin “kendinize nasıl daha iyi davranırsınız” başlıklı bir konu gerçek bir kişisel gelişim konusudur. “Hızla gelişen teknolojiden nasıl korunursunuz” başlıklı bir konu da bence harika bir kişisel gelişim yazısı olabilir.
İnsanoğlu, içine sokulduğu amansız ve anlamsız yarış nedeniyle kişisel gelişim başlığı altında sürekli gerçekte varolmayan ve elden geldiğince mükemmelleştirilmeye çalışılmış hayalet bir kişilik ile karşılaştırılıyor. Kişinin, kendisini sürekli olarak gerçekte varolmayan, varolamayacak hedefe doğru sürüklemesi sanırım cehennemin dünya üzerindeki tasvirine iyi bir örnek oluştursa gerek.
Tüm bu yanlış bilgilendirme, insanı gerçekte olmak isteyebileceği yerden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. İnsanlar bu nedenle çok daha fazla gelişebilecekken dar bir kapsamda sıkışıp kalıyorlar.
Çözüm daha az dinleyip daha çok konuşmakta.