Sanırım dünyada en çok satan kitaplar arasına rüya tabirleri üzerine yazılmış olanlar da girmiştir. Ayrıca birçok teyze, nine, amca rüya tabirinden anlar. Ama benim burada değerlendirmek istediğim konu o anlamdaki rüya tabiri değil. O daha ziyade şekillere belli, sınırlı ve katı anlamlar verilerek bakılan kahve falını andırıyor. Ben rüyaların sembolik diline psikolojik açıdan yaklaşmayı tercih ederim.
Tabii bu arada rüyalarında geleceği ya da o sırada gerçekleşmekte olan bir olayı görenler var. Bu konuya burada değinmeyeceğim. Bunların kayda değer iddialar olduğunu düşünüyorum. Parapsikoloji alanına giren bu konuda her geçen yıl gelişen çalışmalar yapılıyor. Konuya psikolojik açıdan yaklaşmam, parapsikolojiyi reddettiğim anlamına gelmesin diye bunu da not düşeyim dedim.
Rüyalarımız, bilinçaltımızın dili ile konuşur. Bu dil, çoğu kez, bilmediğimiz yabancı bir dilden daha yabancıdır. Bir kişinin rüyalarına dair anlamlı bir yorum yapabilmek için o kişiyi biraz tanımak gerekir çünkü rüyalarda görülen nesne, olay ve kavramların anlamları kişiden kişiye değişir. Psikolojide cinselliği ve cinsel rahatsızlıklar ile ruhsal hastalıkların nasıl birbirleri ile etkileşim içinde olduğunu araştıran, cinselliğe bol vurgu yapmasıyla tanınan Freud bile “bazen rüyada görülen bir yılan sadece bir yılandır” demiştir. Yani biri bize rüyasını anlattığında onun rüya dili ile bizim rüya dilimizi özdeş tutarak açıklama yapamayız.
Rüyaların sembolik dili, bilinçaltımızda bazı nesnelerin, bazı olayların kendi kişisel geçmişimiz doğrultusunda belli anılarımız, duygularımız ve düşüncelerimizle kurulan bağdan oluşur. Böyle bir konuda en iyi anlatım yolu örnekler üzerinden olabilir.
Rüyanızda Özgür adında birini görmeniz, özgürlük kavramına bir gönderme olabilir. Rüyanızda Özgür adında birinin kaybolduğunu görmeniz; bilinçaltınızda özgürlük hislerinizi kaybettiğinizi düşünmenizle alakalı olabilir.
Rüyanızda at görmeniz, geleneksel tabirlere göre murat anlamına gelmeyebilir. O at, bilinçaltınızda at yarışları oynamayı çok seven ya da Veliefendi Hipodromu yakınlarında oturan bir tanıdığınızı sembolize ediyor olabilir.
Rüyaların yorumlanması ile ilgili bir görüş, kişinin rüyasında gördüğü herkesin kendi ayrı bir yönünü temsil ediyor olabileceğine işaret eder.
Kişinin kendisini yaralanmış ya da vücudunu değişmiş olarak görmesinin ise çoğu kez bilinçaltındaki ölüm korkusuna vurgu yaptığı söylenir.
Her ne kadar herkesin bilinçaltı sembolik dili farklı ise de, psikoterapi vaka kayıtlarından yola çıkılarak bazı genellemeler yapılmış. Bunlardan ilginç bulduklarımdan biri kişinin rüyalarda kendi hayatını arabası olarak görmesi. Bir başka ilginç bulgu ise çoklu kişilik bozukluğu olan hastaların tedavi sürecinde rüyalarında birbirlerine sarılan insanlar, birbirlerinin içinden geçen su dalgaları görmeleri.
Rüya yorumları, mutlaka örneklendirilerek anlatılması gereken ve tek bir yazıya sığdırılamayacak bir konu. Bilinçaltının yarattığı sembolik dil ancak çok sayıda örneğin gözden geçirilmesiyle kazanılacak bir alışkanlık, deneyim ve birikim sonucu öğrenilebilir. Tabii bir de her yeni rüya yorumunda kişinin o ana dek bildiklerini bir yana bırakıp yeni rüyaya tarafsız gözlerle bakabilmesi gerekir.
Kişisel gelişim ve değişim açısından da rüya yorumlamanın rolü büyüktür çünkü rüyalar kişinin bilinçaltındaki temel korku, öfke ve benzeri engelleyici duyguların çözümlenmesine olanak sağlarlar.